Toplumsal Yapıların Görünmeyen Emeği: Aile Hekimliğinde Temizlik Personeline Kadro Verilecek mi?
Bir Gözlemcinin Hikayesiyle Başlayalım
Saha araştırmalarım sırasında, aile hekimliği birimlerinde sabahın erken saatlerinde işe başlayan kadınları gözlemlemek beni her defasında derin düşüncelere sürükler. Bu kadınlar, çoğu zaman “temizlik personeli” olarak adlandırılır ama aslında bir kurumun görünmeyen düzeninin taşıyıcılarıdır. Ellerinde temizlik malzemeleri, sessizce çalışırken yalnızca fiziksel bir alanı değil, aynı zamanda toplumsal bir düzeni de yeniden kurarlar. Fakat bu emek, çoğu zaman “kadro” gibi yapısal güvencelerden mahrum bırakılır.
Toplumsal Normların Gölgesinde Görünmeyen Emeğin Hikayesi
Aile hekimliği sistemi, toplumun sağlıkla olan bağını düzenleyen en temel yapılardan biridir. Ancak bu yapının içinde çalışan temizlik personelinin çoğu, taşeron statüsünde görev yapmaktadır. “Aile hekimi çalışan temizlik personeline kadro verilecek mi?” sorusu, yalnızca bir bürokratik mesele değil, aynı zamanda bir toplumsal adalet sorusudur. Bu sorunun yanıtı, toplumun emeğe, kadın kimliğine ve sınıfsal konumlara nasıl baktığını da yansıtır.
Toplumsal normlar, belirli işleri “kadın işi” ya da “erkek işi” olarak sınıflandırarak bu görünmez emeği sıradanlaştırır. Kadınların temizlik, bakım, duygusal emek gibi alanlarda yoğunlaşması, kültürel olarak doğal sayılır. Oysa bu “doğallık”, aslında tarihsel bir eşitsizlik zincirinin ürünüdür.
Cinsiyet Rolleri: Erkekler Yapısal, Kadınlar İlişkisel Alanlarda
Sosyolojik açıdan bakıldığında, erkekler çoğunlukla yapısal işlevlerin temsilcileri olarak görülür: yönetim, denetim, karar alma mekanizmaları. Kadınlar ise ilişkisel alanlarda konumlanır: temizlik, bakım, iletişim, düzen. Bu durum yalnızca iş bölümünü değil, aynı zamanda görünürlük ve değer ilişkilerini de belirler.
Bir aile sağlığı merkezinde erkek doktor “sistemi” temsil ederken, temizlik personeli olan kadın “ilişkiyi” kurar — mekânın huzurunu, hastaların konforunu ve toplumsal güven hissini sağlar. Ancak yapısal işlevlere verilen değer, ilişkisel emeğin değerini gölgede bırakır. Dolayısıyla “kadro” gibi güvenceler, bu dengesizliğin somut göstergesi haline gelir.
Kültürel Pratikler ve Statü İlişkileri
Türkiye’nin kültürel dokusunda emek, özellikle kadın emeği, uzun süre “görülmemesi gereken” bir alan olarak kalmıştır. Temizlik işi, hane içinde ya da kamusal alanda fark etmez; toplumsal statü bakımından düşük algılanır. Oysa bu işin yürütülmediği bir ortamda hiçbir sistem sağlıklı işlemez.
Bir aile hekimliği merkezinin sabah açılmadan önce steril hale getirilmesi, hem sağlık güvenliği hem de toplumsal huzurun bir göstergesidir. Ancak bu kritik iş, çoğu zaman güvencesiz, düşük ücretli ve sosyal haklardan yoksun biçimde yürütülür. “Kadro verilecek mi?” sorusu bu nedenle yalnızca bir idari düzenleme değil, aynı zamanda bir kültürel yüzleşme çağrısıdır.
Kadro Taleplerinin Sosyolojik Anlamı
Temizlik personeline kadro verilmesi, yalnızca istihdam güvencesi anlamına gelmez; aynı zamanda görünmeyen emeğin tanınmasıdır. Bu, toplumsal statülerin yeniden değerlendirilmesi anlamına gelir. Kadro, bir kadının emeğinin “geçici” değil “kalıcı” olduğunun kabulüdür. Kadınların ilişkisel emek üzerinden toplumsal sisteme yaptıkları katkının yapısal düzeyde tanınması, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından da sembolik bir adımdır.
Birlikte Düşünmeye Davet
Bugün hâlâ birçok aile sağlığı merkezinde, temizlik personelleri “biz de buranın bir parçasıyız” diyebilmek için mücadele veriyor. Bu mücadele yalnızca ekonomik bir talep değil, aynı zamanda “ben de varım” deme biçimidir.
Toplum olarak, temizlik işinin yalnızca “temizlik” olmadığını; bunun, düzenin, sağlığın ve insani onurun korunması anlamına geldiğini fark etmemiz gerekiyor. Kadro, bu farkındalığın somut ifadesi olabilir.
Sonuç: Görünmeyen Emeği Görmek
Aile hekimliği çalışanı temizlik personeline kadro verilmesi meselesi, yalnızca idari bir düzenleme değil; toplumsal değer yargılarımızın yeniden inşasıyla ilgilidir. Kadın emeğinin yapısal olarak tanınması, kültürel dönüşümün de kapısını aralar. Çünkü bir toplumun gerçek gelişmişliği, en sessiz emekçilerine verdiği değerde gizlidir.
Senin deneyiminde, çalışma hayatında görünmeyen emeğin yeri ne?
Yorumlarda kendi gözlemlerini paylaş, birlikte bu toplumsal dönüşümü tartışalım.